İSLAM DÜNYASINDA NUMEROLOJİ VE İLM-İ ADAD
- 11 Haz
- 4 dakikada okunur

Arkadaşlar kâinatın matematiği dediğimiz sayılardan kâinatın başrol oyuncusu olan Ademoğlu'nun yaşam yolculuğunu okuyabildiğimiz bir bilim dalıdır numeroloji.
İslam dünyasında numerolojiye "ilm-i âdâd" (sayıların ilmi) denirdi.
Bu alan matematik, astronomi, astroloji, tıp ve hatta tasavvuf gibi birçok ilmi de içine alırdı.
Bu alanda çalışmalar yapan birçok önemli alim olmuştur.
Örneğin, Câbir bin Hayyân simya alanındaki çalışmalarıyla bilinir ve harflerin sayısal değerleri üzerine araştırmalar yapmıştır.
Maddelerin özünü (gizemli özelliklerini) ve birbirleriyle olan etkileşimlerini anlamak için sayısal ve harfsel sembolleri kullanmıştır.
İbn Sina da eserlerinde sayıların sembolik anlamlarına değinmiştir.
10. yy İslam dünyasında var olan İhvan-ı Safa ise sayıların evrenin düzenindeki rolünü inceleyen bir topluluktur.

Bu topluluk yeni pisagorcu felsefeden etkilenerek evrenin matematiksel bir düzen içinde yaratıldığını savunuyorlardı. (Evrensel uyum yasaları, harflerin sırları-ebced tekâmül gibi kavramları içine alırdı düşünce sistemleri)
Kendinden sonra gelen birçok alim ve bilim adamını etkisi altına almıştır.
Bunlar İbni Tufeyli, Biruni, İbni Arabi, Gazali gibi birçok isimlerdir.
Bu açıdan kendi dinimize ve tarihimize baktığımız zaman bu alimlerden İbn Arabi’nin yaklaşık 21 eseri vardır ve onun kaynaklarında özellikle astrolojiyi (astronomi), yıldız hareketleri, harfleri, rakamlar gibi bu tür bilgileri kullandığı ve kitaplarında da bunlara çok fazla yer verdiği görülmektedir.
İbni sinaya baktığımızda da yine kitabüsşifa adlı eseri başta olmak üzere birçok eserinde, İhvan-ı Safa’ya baktığımızda Risale-i İhvanı Safa adlı eserlerinde, İbrahim hakkı hz lerinin Marifetnâme'sinde çok fazla bu tür bilgilere rastlamak mümkündür.
Mesela; İbrahim hakkı hz leri de Marifetnâme'de sayıların ve ölçülebilirliğin kâinatın ve insanın yaratılışındaki mükemmel düzeni anlamak için bilimsel bilgileri kullanmanın önemini, vurgular.
Hatta astronomi konularını işlerken güneş, ay ve dünyanın hareketleri, dünyanın küre biçiminde olması gibi konularda matematiksel hesaplamalara ve ölçümlere dayalı bilgiler sunar.

İbn-i Arabi Hazretleri ise bu konulardaki en kapsamlı görüşe ve derin bilgiye sahiptir.
İbn-i Arabi'ye göre sayılar, alemin kozmik dilidir ve evrendeki varlıkların sırrı, bu dilin çözülmesiyle anlaşılabilir.
Sayılar, Yaratıcı ile yaratılmış alem arasında bir aracıdır.
Özellikle 1 sayısına büyük önem verir; 1, Allah'ın birliğinin sembolüdür ve diğer tüm sayıların kaynağıdır.
“Sayılar, varoluşun ilahi sırlarını anlamak için önemli bir araçtır” der.
Yine İbn-i Arabi “harfler de bir âlemdir ve bir ümmettir (topluluktur) der.
Harfler, ilahi isimlerin tecellileridir ve varlığın yapı taşları genetik kodlarıdır. Yani farklı harflerin kombinasyon şeklinde bir araya gelmesiyle sonsuz çeşitlilikte varlık bir araya gelir.
Örneğin “Kün” kelimesi Allah’ın emriyle birçok şeyin tezahürünü gerçekleştirir.
Her harfin kendine özgü bir anlamı ve sembolizmi vardır.
Her harfin kendine özgü bir enerjisi ve titreşimi vardır ve bu titreşimler bir araya gelerek belirli varlık formlarını, özellikleri veya olayları oluşturur.
Harflerin ilmi, varlığı anlamak ve yorumlamak için önemli bir araçtır.” Der.
Hatta İbn Arabi, harflerin sırlarının anlatmakla tükenmeyeceğini ifade etmiştir.
Günümüzde numeroloji olarak önümüze çıksa da aslında bu ilimlerin kaynağı tarihte karşımıza ilm-i adad olarak çıkmaktadır.
Evet bu alim zatlar bu ilimlerle ilgilenmiş hatta bunlar üzerine çok kafa yormuşlar deneyler araştırmalar yapmışlar lakin hiçbiri yine de bu hesaplamaların sonucunun mutlak bir kaderi ifade etmediğini bilmişlerdir.
Evet gezegenlerin sayıların yani matematiksel değerlerin harflerin hatta isimlerin hepsinin bizim üzerimizde etkisi vardır ama bu etkiler mutlak değildir.
Şimdi bu durumu şu örnekle açıklamak isterim;
Mutfağa girdiniz ve masada 10 tane tabak görürseniz ne dersiniz?
Sanırım az sonra misafir gelecek yemekte 10 kişi olacağız.
Şimdi bunu söylemek sizi kahin yapmaz ya da gaybi bilgi vermiş olmazsınız.
Bununla beraber 10 tabak olması az sonra kesin ve mutlak bir şekilde misafir geleceğini göstermeyebilir.
Yani sonuç kesin ve mutlak değildir.
Bunun gibi astrolojik bilgilerden numeroloji ya da ebced ilminden faydalanarak edindiğimiz bilgiler bizim için mutlak kader hükmünde değildir.
Yani bu ilimlerden edindiğimiz bilgiler bize olasılıkları verir ancak netice yalnızca Allah’ın elindedir.
Kul çaba gösterir çalışır çabalar kaderindeki bazı şeyleri değiştirir bu da mümkündür.
Biz buna muallak kader deriz.
"İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" (Necm Suresi, 39. ayet) buyrulması bu duruma.
Bizim numeroloji eğitimden amacımız bu bilinçle hayatımızda yaşadıklarımızın olma olasılıklarına karşı kendimizi bilinçlendirmek ve bu konular da aktif şekilde harekete geçerek cüzi irademiz ve muallak kaderimizi Allah’ın istediği ölçüde ve doğrultuda şekillendirmektir.
Birde size şu bilgiyi de vermek istiyorum.
Şimdi piyasa da falanca zatın kitabı filanca alimin kitabı denilen bir çok kitap aslında orjinal metinleri içermediği ispatlanmış bir bilgidir.
Bu kitapların içindeki bazı metinler ya gizlenmiş ya da değiştirilerek çeviri ya da sadeleştirme adı altında tekrar yazılmıştır.
Bu konuda çok dikkat etmenizi rica ediyorum.
Çok fazla detayına girmeyeceğim ancak kitleleri peşinden sürükleyen ve bu kişi asla küresel negatif sisteme çalışmaz dediğimiz bazı ünlüler, ünlülerin kitapları, videoları, eğitimleri aslında o sisteme ya bilerek ya da bilmeyerek hizmet edebiliyor.

O nedenle bizim burada kendimizi korumamız çok önemli.
Bu ilim için konuşacaksak
Diyelim ki bu ilmi aldık ya da astroloji ebced ya da başka bir ilim.
Eğer bu ilimleri yaşarken Allah’ın rızasından milim çıkıyorsak o ilmin içinde şeytani bir şey bir taraf vardır. Aman dikkat!
Yani bu durumda bu ilme uymakla ya şeytana ya nefsimize hizmet ederiz Allah korusun.
Mesela şimdi sayıları hesaplamayı öğrendik diye hayatımızı sadece bu sayılar üzerinden yaşamaya kalkarsak işin ucu başka yerlere gider.
Ne demek bu mesela bazıları evleneceği günü seyahate çıkacağı günü hatta doğuracağı günü bile sayılara bağlıyor.
Yani her şeyi hesaplayarak yapıyor.
Ama burada rızai ilahiden sapılırsa Allah “sen kimsin ki kaderini noktadan virgüle tayin etmeye çalışıyorsun. Her şeyin ipi benim elimde. Ama sen acizliğini aştın kendinde bir tanrı yarattın” der de Allah korusun her şeyi tüm hesaplamalarımıza rağmen tepetaklak eder.
Daha önce mutlaka sizde yaşamışsınızdır neyi çok ince eler sık dokursan tam tersi olur elinde kalır insanın.
Yani özetle şunu demek istiyorum arkadaşlar bu ilimlerin hiçbiri bizden imanımızı, aciz olduğumuz bilincini ve tevekkülü elimizden kalbimizden almasın.
Şeytanı şeytan yapan neydi arkadaşlar?
İlmi! Ve ilmiyle kibre girmesidir.
O nedenle bizim şeytandan farkımız bu ilmi nerede ve nasıl kullanacağımızla beraber her şeyi biz tayin edebiliyormuşuz gibi bir kibre kapılmadan bilgiyi gerektiği zaman kullanarak Allah’ın bize çizdiği tekâmül yolunda sapaklara girerken Hak istikamette kalarak bu tekâmül yolculuğumuzu en güzel haliyle tamamlamak ve Hakk’a varmaktır.

Opmerkingen